Suriye’ye silahlı müdahale yanlılarına sorular

09.10.2012 Vatan

TBMM’den tezkerenin geçmesiyle birlikte ülkemizde şöyle bir görüntü ortaya çıktı: Bir yanda savaş karşıtları, karşılarında onları aşağılama, onlara hakaret etme yarışına girenler. İşin garibi, barış yanlılarına saldıranlara sorduğunuzda kesinlikle savaş istemediklerini söylüyorlar. 
Aslına bakılacak olursa, savaşı istemeyenlerin bunu açıkça ve doğrudan; isteyenlerinse mahçup ve dolaylı bir şekilde ifade etmeleri bile herşeyi açıklamaya yetiyor. Yine de son derece vahim bir süreçten geçtiğimiz için bu konuyu gündemde tutmakta ve tartışmakta yarar var. Madem “savaş” sözcüğünü kullanılmasından hoşlanmıyorlar, bunun yerine “Suriye’ye silahlı müdahale yanlıları” dersek belki ihtiyacımız olan tartışmayı mümkün kılabiliriz. Çünkü biliyoruz ki Akçakale’den sonra sesleri en gür çıkanlar, bu tür tahrikler olmadan önce de Suriye’ye askeri müdahaleyi savunuyorlardı. Evet, sorulara geçecek olursak:

1) Suriye’ye askeri müdahalenin farklı yöntemleri var. Örneğin 
   a) Silahlı muhalefetin ağır silahlarla donatılması; 
   b) Silahlı muhalefetin işini kolaylaştırmak için tampon bölge kurulması; 
   c) Stratejik hedeflerin özellikle havadan bombalanması 
   d) Kara birliklerinin, caydırma amaçlı sınırlı düzeyde operasyonları; 
   e) Kara birliklerinin geniş kapsamlı ve uzun süreli operasyonu... Bunlardan hangisini veya hangilerini hangi şartlarda savunuyorsunuz?
2) Silahlı müdahaleyi kim yapmalı? Batılı ülkelerin pek hevesli gözükmediği bir ortamda Türkiye’nin tek başına müdahalesini savunur musunuz?
3) Bu müdahalenin hedefi ne olmalı? Örneğin sivillerin can güvenliğinin temini sizin için yeterli mi? Yoksa Esad rejiminin tamamen yıkılmasını mı istiyorsunuz? Ankara’nın da ısrar ettiği gibi Esad’ın Faruk Şara gibi “ılımlı” bir Baasçıya yerini bırakması sizi tatmin eder mi? 
4) Sizce Suriye’nin bölünme ihtimali var mı? Bölünmesi hayırlı mı olur? Muhtemel bir bölünmenin zararlı olduğuna inanıyorsanız bunun önüne geçmek için ne öneriyorsunuz?
5) Suriye için nasıl bir düzen hayal ediyorsunuz? Rejim değişikliği halinde yeni iktidar sahiplerinin yılların intikamını almaya kalkmalarının hangi sonuçlara yol açabileceğini düşünüyor musunuz?
6) Özlediğiniz Suriye’de Kürtlere nasıl bir yer ve statü öngörüyorsunuz?
7) Suriye nedeniyle iyice bozulmaya yüz tutan Türkiye-İran ilişkilerini iyileştirmek için ne yapmayı düşünüyorsunuz?
8) Yoksa Suriye’den sonra sıranın İran’da olduğunu mu düşünüyorsunuz (veya umuyorsunuz)? 
9) Bu köklü altüst oluşlardan Türkiye’nin kârlı çıkacağına nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz?

Tutum değiştiren İslamcılara

Yaklaşık 10 yıl önce Türkiye’nin Irak’ın işgaline dahil olmasına farklı toplumsal kesimlerle birlikte “Savaşa hayır” sloganıyla karşı çıkmış olup bugün Suriye’ye askeri müdahaleyi hararetle savunan bazı İslamcılaraysa birkaç özel soru sormak istiyorum:
1) Irak’tan Suriye’ye ne değişti? Saddam ile Esad arasındaki hangi farklar sizi bu tutum değişikliğine sevk etti?
2) Suriye’nin aslında bölgede yaşanmakta olan “Şii-Sünni kutuplaşması”nın savaş alanı olduğu yolundaki tezlere nasıl bakıyorsunuz?
3) Yakın zamana kadar bu kutuplaşmaya dahil olmamak için gayret gösteren Ankara, sürece bir şekilde aktif bir şekilde dahil olursa bu Türkiye’nin iç dengelerini nasıl etkiler?
4) Bugün savaş istemeyenlere “Esadcı” (pardon “Esedci”) damgası yapıştırıyorsunuz. Sahi siz dün Saddamcı mıydınız?




Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
13.04.2025 19 Mart Erdoğan’ın en büyük siyasi hatası olabilir: İşte hiç beklemediği on sonuç
06.04.2025 Erdoğan’ın CHP ile ilgili hiçbir hesabı tutmadı
04.04.2025 Haftaya Bakış (261): Boykot iktidarı neden korkutuyor? Bahçeli'nin dönüşü & CHP'nin olağanüstü kurultayı
04.04.2025 Siyasi iktidarın boykot paniği biteceğe benzemiyor
03.04.2025 Erdoğan gaza mı basacak, frene mi?
02.04.2025 Transatlantik: Türkiye'deki boykot çağrıları dünyada nasıl yorumlanıyor? Marine Le Pen'e siyaset yasağı, Trump'ın Körfez turu
02.04.2025 İnsanları zorla boykotçu yapıyorlar
01.04.2025 “Vicdanları kanayan AK Partililer”: Kim bunlar?
31.03.2025 Korku eşiği ne zaman ve nasıl aşıldı?
31.03.2025 Devlet Bahçeli çözüm sürecini, MHP’yi ve devleti kurtarmaya çalışıyor
13.04.2025 19 Mart Erdoğan’ın en büyük siyasi hatası olabilir: İşte hiç beklemediği on sonuç
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı