Kobani için diplomasi ihtiyacı

29.09.2014 Vatan
Lire en Français | Read in English

Yaklaşık 10 yıl önce Vatan Gazetesi’nin Washington muhabiri olarak gelmiş ve ABD’nin başkentinde 2.5 yıl çalışmıştım. O tarihlerde ABD başkentine Kürt denilince akla sadece Irak Kürtleri gelirdi. Türkiye kökenli Kürtlerin gözle görülür bir faaliyeti olmazdı. Suriye’de Kürtlerin yaşadığı bile pek bilinmezdi. Bu nedenle geçen sene BDP, bu sene de Cuma günü HDP tarafından ikincisi düzenlenen Kürt konferansı, ülkemizdeki Kürt siyasi hareketinin (KSH) son 10 yılda varmış olduğu aşamayı gözler önüne seriyor.
Ne gibi sonuçlara yol açabilir, kestirmesi zor ancak, ana hatlarıyla başarılı bir konferanstı. Bölgenin sorunlarıyla ilgilenen Amerikalar özellikle en acil konu olan Kobani direnişi konusunda birinci elden bilgi alma imkanına kavuştular.
Konferansa Irak Kürtlerinin ilgisi de yoğundu. Bu vesileyle Kürdistan’ın farklı bölgelerinde birbirleriyle rekabet eden iki Kürt hareketinin temsilcileri hayati konuları birlikte tartışma imkanı buldular. Son olarak ABD’nin farklı eyaletlerinden
HDP sempatizanları da konferans sayesinde bir araya geldiler. Özellikle akşam yemeğinde, KSH’nin ABD’de ciddi bir potansiyel yakalamış olduğuna tanık oldum. ABD’deki HDP’lilerin, politizasyon bakımından hiç geri kalmasalar da, örneğin Avrupa’dakilere kıyasla daha sakin, ılımlı olduklarını, lobicilik ve diplomasiye daha fazla önem verdiklerini gözledim.

Erbil ile ilişkiler

Lakin lobicilik konusunda Irak Kürtlerinin hayli gerisinde oldukları muhakkak. Bu açıdan bakıldığında, KSH’nin, özel olarak Kobani, genel olarak Irak ve Suriye’de (IŞ)İD ile savaş gibi acil bir konu gündemdeyken Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY) ile ilişkilerinde hâlâ sorunlar yaşıyor olması garip.
Konferansta yaptığım konuşmada da altını çizmeye çalıştığım gibi, Kandil aynı anda üç cephede birden savaşmaya çalışıyor: Tabii ki öncelikle (IŞ)İD’le kıran kırana bir savaş söz konusu. İkinci olarak Türkiye’de çatışmasızlığın, dolayısıyla çözüm sürecinin sonlandırılma ihtimaline açık kapı bırakılıyor. Son olarak Erbil, yani KBY ile, yukarıda değindiğim gibi ilişkilerini düzeltme konusunda fazla gayretli gözükmüyor.
Şurası bir gerçek: KSH’nin en büyük gücü insan. Türkiye’de, Suriye’de, Kandil’de, Avrupa’da, başka kıtalarda bu harekete inanan insanlar türlü fedakârlıklar yapıyor, gerektiğinde (ki sık sık gerekebiliyor) ölümü bile göze alabiliyorlar.

Yeni bir dil ihtiyacı

Bu bağlamda, KCK/PKK tarafından yapılan açıklamalarda Kobani direnişinin 2. Dünya Savaşı’nda Sovyetler Birliği’nin Nazi Almanyası ordusuna karşı yürüttüğü, insan hayatı temelli Stalingrad savunmasına benzetmesinde kuşkusuz haklılık payı var. Fakat (IŞ)İD olgusuyla birlikte, özellikle de Kobani’yi kuşatmasıyla, günümüz savaşlarında insan olgusunun tek başına yeterli olamayabileceği gerçeğini görmezden gelmek mümkün değil.
Kobani direnişinin başarıya ulaşması ve yeni (IŞ)İD katliamlarının önünün alınması için ağır silahlara ve uluslararası koalisyonun askeri müdahalesine kesinlikle ihtiyaç var. Dolayısıyla PKK/KCK bu ihtiyaçları temin etme konusunda, başarılı olmadığı anlaşılan bugüne kadar izlediği yöntemlerin dışında yeni stratejiler geliştirmek zorunda.
Daha açık ifade edecek olursak, savaşçı-kavgacı yerine daha diplomatik bir dil ön plana çıkarılırsa; pazarlıklara, tavizlere ve uzlaşmalara açık bir tutum sergilenirse Kobani’de savaşanların acil ihtiyaçlarını karşılamak daha kolay ve mümkün olabilir. HDP yöneticileriyle yaptığımız sohbetlerde, Washington ziyaretinden bu noktada çok şey öğrenmiş oldukları izlenimini edindim.




Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
13.04.2025 19 Mart Erdoğan’ın en büyük siyasi hatası olabilir: İşte hiç beklemediği on sonuç
06.04.2025 Erdoğan’ın CHP ile ilgili hiçbir hesabı tutmadı
04.04.2025 Haftaya Bakış (261): Boykot iktidarı neden korkutuyor? Bahçeli'nin dönüşü & CHP'nin olağanüstü kurultayı
04.04.2025 Siyasi iktidarın boykot paniği biteceğe benzemiyor
03.04.2025 Erdoğan gaza mı basacak, frene mi?
02.04.2025 Transatlantik: Türkiye'deki boykot çağrıları dünyada nasıl yorumlanıyor? Marine Le Pen'e siyaset yasağı, Trump'ın Körfez turu
02.04.2025 İnsanları zorla boykotçu yapıyorlar
01.04.2025 “Vicdanları kanayan AK Partililer”: Kim bunlar?
31.03.2025 Korku eşiği ne zaman ve nasıl aşıldı?
31.03.2025 Devlet Bahçeli çözüm sürecini, MHP’yi ve devleti kurtarmaya çalışıyor
13.04.2025 19 Mart Erdoğan’ın en büyük siyasi hatası olabilir: İşte hiç beklemediği on sonuç
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı