Hızlı ve Kısa Yorum (44): Nihayet geri tepen silâh: Bay Kemal

25.07.2022 medyascope.tv

25 Temmuz 2022’de medyascope.tv'de yaptığım değerlendirmeyi yayına Sara Elif Su Balıkçı hazırladı

Merhaba, iyi günler, iyi haftalar. Siyâsette bâzen semboller çok önemlidir; hattâ bütün içeriğin de önüne geçebilirler. Dün, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Balıkesir mitingindeki sözlerinin bir bölümü böyle bir öneme sâhipti. Orada, Recep Tayyip Erdoğan’ın yıllardır kendisini aşağılamak için söylediği, dalga geçmek için söylediği, toplumla arasına mesâfe koymak için söylediği, “Bay Kemal” tâbirini bir özne olarak aldı, benimsedi ve buna sâhip çıktı. Hattâ daha sonra sosyal medyada da profiline, kendisini tanımlarken “Bay Kemal” ibâresini ekledi.
Bunun aslında Erdoğan-Kılıçdaroğlu rekabetinin geldiği son noktayı gösterdiği kanısındayım. Artık ipler büyük ölçüde Kılıçdaroğlu’nun elinde. Şimdi, neden bunu bu kadar önemsiyorum? Birkaç örnek vermek istiyorum. Yıllar önce, Amerika Birleşik Devletleri’ne ilk gittiğimde, New York’ta insan hakları mücâdelesiyle ilgili, özellikle ırkçılığa karşı mücâdeleyle ilgili bir belgesel seyretmiştim ve o belgeselde beni en çok çarpan hususlardan birisi, Amerikalı Siyahlar’ın ya da kendi tâbirleriyle Afrikalı Amerikalılar’ın, bir aşamadan sonra kendilerine hakaret olarak söylenen, ayrımcı birtakım sıfatları, yakıştırmaları özellikle müzikte sâhiplenmeleri.
Yani, onlara hakaret için söylenen bazı kavramları “biz” diye sâhiplenerek söylemeleri, artık işin bir yerden sonra ırkçıların denetiminden çıktığını ve mağdurların belli bir moral üstünlüğü kazandığını bize gösteriyordu. Dünyada yine, LGBTİ+ hareketinde de, özellikle eşcinsellerde kendilerine yönelik hakaretin sanki normal tâbirlermiş gibi kullanıldığını da görüyoruz ve bu da o silâhı ellerinden kaybeden ayrımcıları çok zor durumda bırakabiliyor.
Gerçekten önemli bir an bu. Sizi dışlamak için hakaret eden kişilerin sözlerini normal sözlermiş gibi aldığınız andan îtibâren, hakaretten başka ellerinde çok da fazla silâh olmayan, enstrüman olmayan kişileri zor durumda bırakıyorsunuz. Kılıçdaroğlu olayında, bu uzun zamandır süren bir şey ve gerçekten her seferinde Recep Tayyip Erdoğan başbakanken, cumhurbaşkanıyken, her vesîleyle Kılıçdaroğlu’nun yapıp ettiği şeyleri önemsizleştirmek, hareketlerini önemsizleştirmek, onunla dalga geçmek istediğinde hep “Bay Kemal” sözünü kullandı ve bugüne kadar da Kılıçdaroğlu’nun bu konuyu hiçbir şekilde gündeme almadığını gördük.
Bu söylem, onu çok ciddî bir şekilde rahatsız ediyordu ve buna hiçbir şekilde cevap vermedi. Ta ki dün, Balıkesir’e kadar... Bence geç kalmış bir manevra. Her kim akıl ettiyse iyi akıl etmiş, ama geç akıl edilmiş ve birdenbire Erdoğan’ın elindeki belki de yegâne silah, Kılıçdaroğlu’na karşı yegâne silah elinden gitmiş oldu. “Bay Kemal”i niye kullanıyordu Erdoğan? Çünkü burada bir küçümseme var. Bir kere Kılıçdaroğlu’nu “Bay Kemal” tâbiriyle, muhâfazakâr olduğu varsayılan Türkiye’de onu elit birisi olarak, yani topluma yabancı birisi olarak gösteriyordu, göstermeye çalışıyordu — kendisi halk insanı, Kılıçdaroğlu ise bambaşka, seçkinlerin insanı gibi bir görüntüye sokmaya çalışıyordu. Kılıçdaroğlu’nun bu konuda sessiz kalması Erdoğan’ın bir anlamda başarılı olduğunu düşündürüyordu ve biz de gazeteciler olarak, Erdoğan’ı izlerken, “Bay Kemal” ibâresini kullandığı zaman, özellikle son dönemde Erdoğan’ın sıkışmış olduğunu anlıyorduk.
İlk yıllarda böyle değildi. İlk yıllarda, “Bay Kemal” sözünü gerçekten eğlenerek kullanıyordu diyebilirim. Biraz abartılı olabilir, ama bundan eğleniyordu. Son dönemdeki kullanmaları, Kılıçdaroğlu’na karşı bu anlamda inisiyatifi kaybetmiş olmanın verdiği bir kızgınlıkla oluyor. En son, hatırlanacaktır, İzmir’de Cumhur İttifakı’nın adayı olduğunu açıkladığında, bunu yine Bay Kemal’e açıkladı. Bay Kemal’e açıkladı ve mecbur kaldı, bu açıklamayı yapmaya mecbur kaldı.
Şimdi, Kılıçdaroğlu rahatladı ve Erdoğan’ın elinden çok ciddî bir silâhı almış oldu. Şimdi, geriye bir tek “CeHaPe zihniyeti” kaldı. Bakalım, Kılıçdaroğlu “CeHaPe zihniyeti” meselesinde de aynı şekilde Erdoğan’ın elindeki bir başka silâhı Erdoğan’dan alıp, “CeHaPe zihniyeti” dediği şeyi gururla sâhiplenecek mi? Söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.




Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
29.06.2025 Erdoğan ile Kılıçdaroğlu’nun birbirlerinden medet umması ne anlama geliyor?
28.06.2025 Kemal Kılıçdaroğlu mucizesi
27.06.2025 “Türkiye’de seçimle iktidar değişimi dönemi kapandı” mı gerçekten?
26.06.2025 Cübbeli olmak değil, Cübbeli kalmak zor
25.06.2025 Fatih Altaylı Ruşen Çakır’ın sorularını yanıtladı: “İspanya’dayken AKP’li bazı dostlar arayıp ‘gelme tutuklayacaklar’ dedi, sinirlendim ve geldim”
25.06.2025 Bir hayal kırıklığı olarak Kemal Kılıçdaroğlu
24.06.2025 CHP oyun bozmaya devam ediyor
23.06.2025 Yanıbaşımızda ülkeler birbirleriyle, biz ülke olarak birbirimizle savaşıyoruz
22.06.2025 “Öcalan Kürtleri satıyor” koalisyonu
22.06.2025 Fatih Altaylı’nın tutuklanması bize neler söylüyor?
29.06.2025 Erdoğan ile Kılıçdaroğlu’nun birbirlerinden medet umması ne anlama geliyor?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı