Emperyalizm ile faşizm arasında tercih zorunda kalmak

17.03.2012 Vatan

Afganistan’dan gelen acı haber acaba şu soruların kamuoyu tarafından sorulmasına yol açacak mı?

1) Türk ordusu Afganistan’a ne zaman gitti?

2) Türk ordusu Afganistan’a niçin gitti?

3) Türk ordusu Afganistan’da ne kadar kalacak?

Konuyla ilgili sayılabilecek bir gazeteciyim ama hiçbir kaynağa bakmadan bu soruların cevabını hemen verebilecek durumda değilim. Ancak şunu rahatlıkla söyleyebilirim: yöneticiler Afganistan’a asker gönderme konusunu hiçbir zaman kamuoyunun tartışmasına sunmadılar; medya da bu konuyu gereğince ele almadı, sorgulamadı. Dünkü 12 şehit haberi nedeniyle bazı haber ve yorumlarla karşılaşabiliriz ama bunların da ömrünün birkaç gün olacağı açıktır.

Çünkü sırada Suriye var. İki meslektaşımızın Suriye devletinin elinde olduğu iddiası, Şam Büyükelçiliği’nin faaliyetlerinin durdurulacak olması, Türk vatandaşlarının Suriye’yi terk etmeye çağrılması hiç de iyi işaretler değil. Tabii CIA Başkanı’nın hesapta olmayan Türkiye ziyareti de öyle.

Kamuoyunun çaresizliği

Evet tüm işaretler Suriye’nin sahiden bir dönüm noktasında olduğunu ve Türkiye’nin de bir şekilde bundan sonra yaşanacaklara müdahil olacağını gösteriyor. Ne var ki Suriye’de gerçekte neler olduğunu; Suriye’nin geleceği konusunda hangi alternatifler bulunduğu; hangi dış güçlerin nasıl bir müdahalesinin gündemde olduğu ve muhtemel bir müdahalede Türkiye’ye nasıl bir rol düştüğü/biçildiği konularında ciddi, özgür ve aydınlatıcı bir bilgilendirme/tartışma süreci yaşanmıyor. Birçok konuda olduğu gibi Suriye sorununda da iki ucun kendi haklılıklarını kanıtlamaya yönelik (dez)enformasyon çalışmalarının yoğunluğu, mesafeli, objektif haber ve yorumların azlığı dikkat çekiyor. Hal böyle olunca vatandaşlar da çaresiz bir şekilde ya kendi içgüdüleriyle hareket ediyor ya da kimin sesi daha gür çıkıyorsa onun görüşüne iltifat ediyor.

Türkiye müdahil olmamalı

Suriye’deki zalimliği tescilliği Baas (Esad) rejimini savunanlar bizi bir “emperyalist komplo”nun söz konusu olduğuna ikna etmeye çalışıyorlar. Suriye’ye müdahale yanlılarıysa Baas rejiminin otoriter/faşizan yönünü öne çıkartarak sadece ve sadece bir “insanlık sorunu”nun söz konusu olduğuna inanmamızı bekliyorlar.

Aynı filmi Irak’ta da görmüştük, eğer Suriye meselesi hallolursa muhtemelen İran’da da göreceğiz. Halbuki emperyalizm ve faşizme karşı mücadele seçeneklerinden birini seçme zorunda olduğumuz dayatmasına boyun eğmek zorunda değiliz. TBMM 1 Mart 2003 günü başka bir seçeneğin de olduğunu tüm dünyaya göstermişti.

Türkiye, dün olduğu gibi bugün de kimsenin suçuna, günahına ortak olmama şansına sahip bulunuyor. Ne var ki Irak’ta batağa saplanmayan Türkiye’nin, bugüne kadar yaşananlardan hareketle muhtemel bir Suriye batağına gömülme riskinin hayli yüksek olduğunu söyleyebiliriz.

Umarım yanılıyorumdur.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
02.02.2025 İmamoğlu mu, Yavaş mı, ikisi birden mi yoksa hiçbiri mi?
30.01.2025 Suat Toktaş gazeteci olduğu için tutuklandı
29.01.2025 Transatlantik: Rusya-Suriye ilişkileri | Trump'ın Ukrayna politikası | Gazze ateşkesinde son durum
26.01.2025 Çözümsüzlük için Kandil’den medet ummak
24.01.2025 Haftaya Bakış (251): Grand Kartal Otel faciası | Özdağ tutuklandı | Ayşe Barım gözaltına alındı | İkinci İmralı ziyareti
23.01.2025 Diyarbakır yeni çözüm sürecini tartışıyor | Serra Bucak, Vahap Coşkun, Mehmet Kaya ve Nahit Eren değerlendirdi
22.01.2025 Transatlantik: Trump nasıl başladı? | Unuttuğumuz Suriye | Gazze ateşkesi
19.01.2025 Bir türlü başlayamayan Erdoğan-İmamoğlu savaşı
19.01.2025 Eski PKK yöneticisi Nizamettin Taş: “Kürtler açısından önemli olan PKK’nin silah bırakması değil Suriye’deki kazanımların korunması”
17.01.2025 Haftaya Bakış (250): Boğaziçi direnişinin 1000.günü | CHP'nin iktidara cevabı | Yeni çözüm sürecinin gidişatı
02.02.2025 İmamoğlu mu, Yavaş mı, ikisi birden mi yoksa hiçbiri mi?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı