Ekrem İmamoğlu’nun siyasi geleceği

22.01.2023 medyascope.tv

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu 20 Ocak Cuma günü Kastamonu’daydı. Epey ilgi gördü. Kalabalıklara “Yeter söz millettindir!” sloganı attırdı. “Artık at da bizim Üsküdar da. Ben milletimin kalbine girmeye adayım. Hem İstanbul’da hem de Türkiye’de. Dere tepe gezeceğiz, memleketimizin her yerini dolaşacağız” diye konuştu. Nitekim önümüzdeki günlerde başka illere de gitmesi bekleniyor ve bu gezileri CHP genel merkezinin bilgi ve onayıyla yapacağı söyleniyor.

Altılı Masa’nın ortak cumhurbaşkanı adayı olabilir mi?
Peki İmamoğlu’nun siyasi hedefi ne? Bu soruyu “kısa, orta ve uzun vadeli hedefleri neler?” diye de açabiliriz. Tabii ki ilk akla gelen İmamoğlu’nun 14 Mayıs’ta yapılması beklenen cumhurbaşkanlığı seçimlerine Altılı Masa’nın ortak adayı olarak girmesi. Muhakkak o ve yakın çevresi böyle bir seçeneği reddetmeyecektir. Seçilecek cumhurbaşkanının güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçildiğinde sembolik bir konuma sahip olacağı, bunun da “genç” İmamoğlu’nun isteyeceği bir şey olmadığı söyleniyor. Olabilir ancak unutmamalı ki:
a)  Parlamenter sisteme geçilebileceğinin garantisi yok;
b)  Geçilse bile o ana kadar seçilmiş cumhurbaşkanı epey geniş yetkiler kullanmış olacak;
c)  Parlamenter sisteme geçilmesi halinde İmamoğlu pekala cumhurbaşkanlığını görev süresinin bitiminde veya bitmesini bile beklemeden bırakıp “güçlü başbakanlık” için kolları sıvayabilir.
Ancak önünde çok ciddi iki engel mevcut:
1)  Erdoğan kendisini rakip olarak görmek istemediğini çok belli ediyor, bu bağlamda siyasi iktidarın denetimindeki yargı organları İmamoğlu’nun aday olmasını engellemekte aceleci davranacağa benziyorlar;
2)  CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da kendi adaylığında çok ısrarlı, her ne kadar İYİ Parti lideri Meral Akşener şaşırtıcı bir biçimde açıkça destekliyor olsa da İmamoğlu’nun adaylığına yeşil ışık yakacağa benzemiyor. Masanın diğer dört üyesi de Kılıçdaroğlu ile aynı çizgide duruyor gibiler.

CHP’nin başına geçebilir mi?
İmamoğlu’nun önündeki diğer seçenek, aday olması halinde Kılıçdaroğlu’ndan boşalacak CHP genel başkanlığı koltuğu. Böyle bir durumda, CHP’nin başında muhtemelen seçimlere kadar vekaleten bir genel başkan yardımcısı bulunur ve seçimlerin hemen ardından (kazanılsa da kaybedilse de) yapılacak olağanüstü kongrede gözler özellikle İmamoğlu’na çevrilir. “Kazanılsa da…” derken Kılıçdaroğlu’nun “partili cumhurbaşkanı” fikrine karşı olmasından hareket ediyorum. “Kaybedilse de…” derken ise, onca itiraza rağmen aday olup kaybetmesi halinde Kılıçdaroğlu’nun siyasi hayatının sona ereceğini düşünüyorum.
Kazanılması durumunda, ülkenin girmesi beklenen normalleşme sürecinde seçimin galiplerinden CHP’nin önünün iyice açılmış olacağını, İmamoğlu gibi zaten önü alabildiğine açık (25 yıl sonra İstanbul’da Erdoğan’ı iki kere yenmiş, haksız bir şekilde belediye başkanlığı elinden alınmış, belli bir karizması olan, üstelik genç) bir ismin CHP liderliğini gözüne kestireceğini düşünmek için elimizde çok neden var.
Kılıçdaroğlu’nun aday olup kaybetmesi halindeyse, hem tabanda hem tavanda büyük bir moral çöküntü yaşayacak olan CHP’de birçok şeyi sil baştan yapacak yeni bir isme ihtiyaç olacaktır ki bu noktada da akla ilk İmamoğlu gelecektir. Tabii kendisi isterse ve böyle bir durumda böylesine riskli ama bir dizi fırsatı da içeren göreve talip olacağını düşünüyorum.

İşi kolay olmayacak
İmamoğlu’nun yakın geleceğin CHP lideri olması önünde de bir dizi engel var. Bazılarını hızlıca sıralayalım:
1)  Aday olup kazanırsa Kılıçdaroğlu’nun yıldızı iyice parlayacak ve CHP üzerindeki hakimiyeti daha da artacaktır. Dolayısıyla yerine geçecek kişiyi büyük ölçüde o belerleyecektir;
2)  Kılıçdaroğlu sonrası CHP liderliğine hazırlanan çok kişi ve ekip var, İmamoğlu’nun bunlardan bazılarını yanına çekmesi, diğerlerini de etkisizleştirmesi gerekecek;
3)  İmamoğlu tabanda biliniyor ve belli ölçülerde seviliyor olsa da CHP örgütü içinde çok güçlü değil, yani delegelerin yeterli bir kısmını kazanması gerekecek.
Kısacası işi kolay olmayacak. Bununla birlikte bütün bu engelleri aşmak için elinde çok imkan ve fırsat var. Tabii öncelikle belediyenin müthiş imkanları. İlk andan itibaren farklı alanlarda uzman kişileri belediye üzerinden ancak kendi siyasi stratejilerine uygun bir şekilde istihdam eden İmamoğlu’nun her türlü senaryoya göre hazırlanmakta olduğunu biliyoruz.
Önümüzdeki seçimlerde Kılıçdaroğlu’nun aday olması halinde, siyasallaşmış bir yargı tarafından mağdur edilmiş genç bir siyasetçi olarak genel başkanının kampanyasına aktif bir şekilde destek verecek olan bir İmamoğlu yukarıda saydığımız üç sorunu da aşma yolunda epey mesafe katetmiş olur.
Sanıyorum Kılıçdaroğlu’nun, kendisinin inkar edilemez katkıları sayesinde Erdoğan’ı net bir şekilde, hele birinci turda yenmesi İmamoğlu için en cazip senaryo olacaktır. Böylece Türkiye’nin siyasi tarihine uzun yıllar damga vurma şansını yakalayabilir. 



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
21.07.2024 Yeni kutuplaşma konumuz: Sokak hayvanları
16.07.2024 Transatlantik: Trump zaferi garantiledi mi? J.D. Vance nasıl biri? Erdoğan-Esad görüşmesine doğru
14.07.2024 Din yorgunlarının ülkesi: Türkiye
12.07.2024 Ruşen Çakır, Kemal Can ve Kadri Gürsel ile Haftaya Bakış (222): Nagehan Alçı ne yapmak istiyor? Avrupa’da ve Türkiye’de sol, Erdoğan-Esad yakınlaşması olur mu?
10.07.2024 Transatlantik: İngiltere & Fransa seçimleri - İran’da Pezeşkiyan dönemi - NATO’nun 75. yılı
10.07.2024 Mesut Yeğen ile söyleşi: Yerel seçimlerden üç ay sonra CHP’nin tablosu kalıcı mı?
09.07.2024 “Schadenfreude”: Başkalarının acısına sevinmek
07.07.2024 Nagehan Alçı yalnız mıdır, değil midir?
05.07.2024 Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi: 31 Mart’tan bu yana neler değişti, neler aynı kaldı?
05.07.2024 Ruşen Çakır, Kemal Can ve Kadri Gürsel ile Haftaya Bakış (221): Sinan Ateş Dâvâsı’ndan öğrendiklerimiz - Demiral’ın “bozkurt” sevinci - Esad ile normalleşme
21.07.2024 Yeni kutuplaşma konumuz: Sokak hayvanları
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
11.02.2016 Hesabên herdu aliyan ên xelet şerê heyî kûrtir dike
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı