Demek ki fitne dışarda değil içerdeymiş

13.08.2013 Vatan

Perşembe günü çıkan yazımızda (Polemikler üzerinden yeni tür iktidar savaşlarına bakış) medyadaki polemiklerden hareketle Fethullah Gülen hareketiyle AKP hükümeti arasındaki iktidar mücadelesinin seyrini ele almış ve “yerel seçimler yaklaşırken Gülen hareketinin tutumu normalin ötesinde bir anlam taşıyor. İzlemeye ve tartışmaya devam edeceğiz” demiştik.
Daha bir hafta geçmeden tartışma hız kesmediği gibi iyice yoğunlaştı. Örneğin dünkü Zaman gazetesinde tam dört yazar, Ahmet Turan Alkan, Ali Bulaç, Ali Ünal ve Ekrem Dumanlı bu konu hakkında yazdı. İçlerinde cemaati en fazla temsil ettiğini düşüneceğimiz kişi gazetenin genel yayın yönetmeni olması nedeniyle hiç kuşkusuz Dumanlı’dır.
Onun yazısı (Yahu siz çekilin bir aradan!) cemaat-hükümet ilişkilerindeki sorunları anlamamızda epey ipucu barındırıyor. Önce sonundan başlayalım. Dumanlı bir “sözde” anketten söz ediyor: “Güya cemaat içinde anket yapmışlar da büyük bir çoğunluk ‘Kim ne derse desin oyum AK Parti'ye…’ demiş (...) Bu tür uyduruk operasyonlar kitleyi kenetler, anketçilerin ağır bir tokat yemesine sebebiyet verir. Hiç gerek yok böyle palavralara.”
Bu satırlardan da görüleceği gibi, tartışmanın ana eksenine yerel seçimler yerleşmeye başlamış durumda. Buna bağlı olarak cemaatin siyasi tercihi konusunda çok sayıda spekülasyon yapılıyor. Gördüğüm kadarıyla Gülen cemaatinde hem “AKP’ye mahkum” imajından rahatsızlık, hem de AKP’ye alternatif aramaya kalkmanın doğurabileceği sonuçlar nedeniyle tedirginlik hakim. Tabii bir de “bizden çok onların bize ihtiyacı var” düşüncesinin verdiği özgüven. Kısacası karmaşık bir durum söz konusu.

Dışardaki fitne

Geçen yıl 7 Şubat gününde patlak veren MİT kriziyle birlikte hükümet ile Gülen cemaati arasındaki iktidar savaşları gerçeği ortaya çıkmış, bu aleniyet kısa bir süre sonra her iki tarafı da rahatsız eder olmuştu. Öyle ki, tarafların sözcüleri defalarca, aralarında herhangi bir anlaşmazlık, iktidar mücadelesi filan olmadığını, üçüncü şahısların aralarına nifak sokmak istediğini ama bu fitneyi elbirliğiyle bozacaklarını ifade ettiler. Bu anlaşılır bir durumdu çünkü hükümet ve cemaat 2007 seçimlerinden sonra ittifak halinde, başta ordu olmak üzere Türkiye’nin eski iktidar sahiplerini tasfiye etmeyi başarmışlardı. Mağluplar da yeniden kazanabilmenin yegane yolunun galipleri birbirine düşürmek olduğunu pekala biliyorlardı. Bu nedenle onların arasına nifak sokmak için ellerinden geleni yapmaları beklenirdi.

İçerdeki fitne

Ancak cemaat-hükümet ittifakının, düşmanlarının dışardan müdahalesi (fitne) sonucu değil de düşmansız kalmanın verdiği rahatlamayla içerden çatladığını anlamak o kadar da zor değildi. İşte Ekrem Dumanlı’nın son yazısı, sorunun dışardan değil içerden kaynaklandığını öfkeli ama samimi bir dille ifade ettiği için önemli. Örneğin Dumanlı, adlarını vermediği bir siyasetçi, bir bürokrat ve bir gazeteciyi tarif ederek, bunların zamanında kendilerine gelip AKP ve Başbakan’ı çekiştirdiklerini, ama bir süredir Gülen hareketi aleyhine tavırlar takındıklarını yazdı.
Onun şu sözlerinin altını çizmek şart: “Bazı sorunları bahane ederek egolarını tatmin edenler hem sırtını dayadıkları yapıya hem Türkiye'ye zarar veriyor. Üstelik sakil de kaçıyor. O yüzden işgüzar birilerine, ‘Siz çekilin aradan kardeşim; riyakârlığın âlemi yok!’ demek gerekiyor.”
Demek ki fitne “dışarda” değil “içerde”ymiş. Bakalım, Gülen cemaati ile AKP hükümeti arasındaki sorunlar “çok eski yıllara dayanan arkadaşlık ve kardeşlik hukukunun devreye girmesiyle” çözülüp “ihtilaftan rahmet devşirilebilecek” mi?
Gelişmeleri yakından izleyip bu sorunun cevabını vermek de biz “dışardakiler”e düşüyor.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
02.02.2025 İmamoğlu mu, Yavaş mı, ikisi birden mi yoksa hiçbiri mi?
30.01.2025 Suat Toktaş gazeteci olduğu için tutuklandı
29.01.2025 Transatlantik: Rusya-Suriye ilişkileri | Trump'ın Ukrayna politikası | Gazze ateşkesinde son durum
26.01.2025 Çözümsüzlük için Kandil’den medet ummak
24.01.2025 Haftaya Bakış (251): Grand Kartal Otel faciası | Özdağ tutuklandı | Ayşe Barım gözaltına alındı | İkinci İmralı ziyareti
23.01.2025 Diyarbakır yeni çözüm sürecini tartışıyor | Serra Bucak, Vahap Coşkun, Mehmet Kaya ve Nahit Eren değerlendirdi
22.01.2025 Transatlantik: Trump nasıl başladı? | Unuttuğumuz Suriye | Gazze ateşkesi
19.01.2025 Bir türlü başlayamayan Erdoğan-İmamoğlu savaşı
19.01.2025 Eski PKK yöneticisi Nizamettin Taş: “Kürtler açısından önemli olan PKK’nin silah bırakması değil Suriye’deki kazanımların korunması”
17.01.2025 Haftaya Bakış (250): Boğaziçi direnişinin 1000.günü | CHP'nin iktidara cevabı | Yeni çözüm sürecinin gidişatı
02.02.2025 İmamoğlu mu, Yavaş mı, ikisi birden mi yoksa hiçbiri mi?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı